UPM Biomedicals, biyo-yakınsama şirketi CELLINK ile iş birliğini duyurdu. İş ortaklığı, UPM’nin hayvandan elde edilmeyen nanoselüloz biyomateryalleri üretme konusundaki uzmanlığını CELLINK’in 3D biyo-baskı için yöntem geliştirmedeki yılların deneyimiyle bir araya getirerek, bu büyüyen yaşam bilimleri pazarına çığır açan yeni çözümler sunuyor.
Son on yılda 3D baskıdaki gelişmeler olağanüstü oldu ve teknoloji, çeşitli modern uygulamalar için daha yaygın bir şekilde kullanılıyor. 3D biyo-baskı, tümör modellerinin farklı tedavilere tepkilerini test etmek için basılabildiği kanser araştırmaları gibi alanlarda zaten önemli. Daha yakın zamanlarda bilim insanları, bu teknolojinin daha sonra hastalara nakledilebilecek doku veya organların basılması olasılığıyla birlikte klinik bir ortamda kullanımını araştırıyorlar. Biyo-mürekkep formülasyonları için UPM’nin nanofibriler selüloz gibi hayvandan elde edilmeyen ham maddelerin kullanılması, insanlara nakilleri çok daha etkili hale getirerek bağışıklık tepkisi veya red olasılığını azaltıyor.
Yeni geliştirmenin CELLINK ve UPM-Kymmene Corporation tarafından patenti alındı. İki güçlü ortağın, CELLINK ve UPM’nin iş birliği, bu tedavileri sadece birkaç hastanede kalmak yerine daha geniş bir ortamda uygulanan endüstriyel ve klinik bir standart haline getirme konusunda güven veriyor.
“Malzememiz, hayvansal kaynaklı bileşenler ve kirletici maddeler olmadan sadece nanoselüloz ve sudan mamuldür. Gelecekteki klinik uygulamalar için kritik bir ilk adım olan ISO 13485 tıbbi cihazlar kalite yönetimi standardına uygun olarak ilk üreten biz olduk” diyor; UPM Biomedicals Direktörü Johana Kuncova-Kallio ve ekliyor: “Yüksek kaliteli malzemelerimiz ve CELLINK’in 3D baskı yetenekleriyle birlikte rejeneratif tıbbın geleceğini her seferinde bir katre üreteceğiz.”
CELLINK CEO’su Erik Gatenholm da şunları söylüyor: “Selüloz biyo-mürekkebi piyasaya çıkaran ilk şirket olduk ve UPM ile iş ortaklığı, bir olasılıklar dünyasının kapılarını açtı. Şirketlerin bir etki yaratmak için birlikte çalışması gerekiyor ve bu iş birliği tam olarak bunu yapıyor. Bu teknolojilerin gelecekte doku onarımı veya değişimi için kullanıldığını kesinlikle görüyoruz ve bu çok heyecan verici.”