Küresel tedarik zincirinde pandemi ile su yüzüne çıkan kırılganlıklar dijital dönüşümü hızlandırdı. Tedarik zinciri yönetiminde yapay zekâ, IoT, dijital ikizler gibi yeni nesil teknolojilerin kullanımının 2026’da tüm dünyada sektörün yüzde 25’ine yayılacağına dikkat çeken Cerebrum Tech Kurucusu Dr. Erdem Erkul, şöyle diyor: “Emek yoğun ardışık planlama yaklaşımı yerini eş zamanlılık ve hız odağında gelişen teknolojilerin öne çıktığı bir dijital tedarik ağ yapısına bırakmaya başladı. Firmaların tedarikçi, satıcı ve lojistik ortakları ile kurdukları eş zamanlı planlama ekosistemleri çok önemli rekabet avantajları sağlıyor.”
Covid-19 pandemisinin küresel tedarik zincirinde yarattığı kırılganlıklar, Rusya-Ukrayna Savaşı, Çin-ABD gerilimi ve global ekonomideki çalkantılar sonucu daha da derinlik kazanıyor. Bu süreçte firmaların tedarik zincirlerindeki risklere karşı yapay zekâ, robotik otomasyon gibi gelişen dijital teknolojilere yönelimi de hızlanıyor. Yeni nesil teknolojilerin tedarik zinciri yönetiminin baştan sona yeniden kurgulanmasına olanak tanıdığını söyleyen Türkiye merkezli global yeni nesil teknoloji şirketi Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Tedarik zinciri veri yoğun ve analitik bir süreç” diyor ve şöyle devam ediyor: “Tedarik zincirinde karşılaşılabilecek temel riskler; tedarikçi kaynaklı, üretici arzı ve talep kaynaklı, lojistik ve çevresel faktörler olabilir. Yapay zekânın, daha doğru olarak insanların yapay zekâ kullanımı becerisinin gelişmesi ile hataları azaltmak, maliyetleri düşürmek ve karar alma mekanizmalarını hızlandırmak adına tedarik zinciri süreçlerinde dijital bir dönüşüm hız kazanıyor. İnsan emeğine dayalı, sürecin son çıktı verileriyle şekillenen ardışık planlama yaklaşımı yerini eş zamanlılık ve hız odağında yapay zekâ ve blok zincir tabanlı, nesnelerin interneti gibi gelişen teknolojilerin öne çıktığı bir dijital tedarik ağ yapısına bırakmaya başlıyor. Bu yeni yaklaşım şirketlere tedarik zincirinde optimizasyon sağlayarak rekabet avantajı sunuyor.”
Dijitalleşme 3 yılda yüzde 25’e ulaşacak
Gartner’ın açıkladığı analize göre tüm dünyada şirketlerin tedarik zinciri yönetiminde dijital teknolojileri kullanım oranı 2026 yılında yüzde 25’e ulaşacak. Yeni nesil dijital teknolojilerin kullanım alanlarının her geçen gün daha da genişlediğini belirten Dr. Erkul, gelişmeleri şöyle değerlendiriyor: “Lojistik teknolojileri, depo yönetimi, navlun yüklerini taşıma kapasitesi ile eşleştirme, uygun maliyetli rotalama benzeri uygulamalar ile uzak mesafeli tedarik zincirleri optimize edilebiliyor. Bu alana yapılan yatırımlar neredeyse finans teknolojilerine yapılan yatırımlar seviyesine yaklaştı. Kısa-orta vadede birçok ürün için mevcut kıtalararası tedarik zincirlerinin değiştirilmesi mümkün olmadığından, tedarik planlarını etkin yapmak ve en verimli şekilde bu ürünleri taşımak firmalar için oldukça kritik bir hal aldı. Depolama ve dağıtım süreçlerinde ise robotlaşma öne çıkıyor. Tesislerde insanlar ile direk etkileşimde olan robotlar (Co-Bot) yapay zekâ ile insan zekâsını birleştirerek iş gücü maliyetlerini düşürürken, insan denetiminin pozitif etkilerini de koruyor. Tanıma teknolojilerinde son yıllarda yaşanan hızlı ilerleme yapay zekâ desteği ile birleşerek çalışanların çok karmaşık üretim aşamalarını hata yapmadan tamamlamasına, verimlilikte artışa ve kalite kontrol süreçlerinin iyileşmesine olanak sağlıyor.”
Dijital ikizler sürecin optimizasyonunu sağlıyor
Firmaların tedarikçiler, satıcılar ve lojistik ortakları ile eş zamanlı planlama ekosistemleri oluşturmalarının öneminin arttığını vurgulayan Dr. Erkul, ekliyor: “Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojileri üretim süreçlerinin dijital ikizlerinin oluşturulmasını, böylece eş zamanlı olarak üretim tesisi planının, montaj ve istasyonların tasarımlarının simüle edilebilmesini sağlıyor. Bu şekilde üretim süreçleri optimizasyonu kolaylaşıyor. Üç Boyutlu Simülasyonlar ve Metaverse uygulamaları ile de iş gücünün eğitimi, tasarım süreçleri ve ürünü müşteriyle buluşturma süreçleri hız kazanıyor.
Gelişen 3D yazıcı teknolojileri ile şirketler her geçen gün oldukça geniş bir yedek parça, yarı mamul veya mamul portföyünü üretebilme imkânı buluyorlar. Bu şekilde çok sayıda ve uzak mesafedeki tedarikçiye bağımlı olmaktan kurtularak üretim süreçlerini kısaltabiliyorlar. Firmaların bu eş zamanlı dijital ekosisteme ayak uydurması çok önemli. Ancak bu dönüşümün tek etapta bir seferde gerçekleşmesi zor. Öncelikli alanlar belirlenerek atılacak adımların tespit edilmesiyle her firma kendi ekosistemini oluşturabilir.”