Çilingiroğlu dijital ve konvansiyonel etiket, ambalaj baskı ile baskı sonrası makineleriyle ilgili görev yapıyor.
Sektörün etiket makinelerinde deneyimli isimlerinden Gürkan Çilingiroğlu Satış Temsilcisi olarak 2025 başı itibarıyla Matset’in satış ekibine katıldı. Çilingiroğlu, Önder Babataş yönetiminde, HP Indigo ve sonlandırma makineleri Brotech, ABG ve bir Fransız sleeve makinesi, DCM ATN konusunda çalışırken, konvansiyonel etiket ve ambalaj makinelerinde Orkun Kayal’a Lombardi ve Zonten tarafında destek veriyor.
Gürkan Çilingiroğlu yeni görevi ve sorumlu olduğu ürün portföyü ile ilgili sorularımızı yanıtlarken şöyle diyor:
“Dünyada IML bobinden basılır, bizde tabakada basılıyor. Bizim Brotech diye HP’den bir partner markamız var. Brotech’in IML için sonlandırma çözümü var. IML için bir kesim makinesi de var ve bunu dünyaya satıyor. Türkiye’de bobinden IML basan ve kesip satan iki firma var.
Bize okulda bir matbaada bir makinenin amortismanının 2000 saat üzerinden hesaplanması gerektiğini öğrettiler. Bu hafta sonu tatillerini, bayramları vs. çıkarınca günde 6.5 saat demektir. Günde 6.5 saat çalıştırmayacaksa matbaa o makineyi almamalı demektir. Matbaanın düzeni de makinenin performansını etkiler.
Letterpress makinelerle bugüne gelen bir matbaanın, gelecekte hangi yöne gideceğini bilmesi ve ona göre yatırım yapması gerekiyor. Örneğin tanıdığım bir etiketçi kahvaltı kültürümüzü dikkate alarak o ürünlere göre yatırım yaptı ve kahvaltı sektörüne hizmet veriyor. Başka bir etiketçi, mevzuatı takip ediyor ve müşterilerini uyararak etiketlerinin mevzuata uygun değiştirmelerini sağlıyor. O firmalar o matbaacının işlerini kendilerinden daha iyi takip ettiğini görüyorlar ve onu bırakmıyorlar.
ABD’de matbaacılar belirli bir sertifikasyondan geçtikten sonra matbaa açabiliyorlar. Bu sertifikasyondan geçtikleri için hangi makineleri alacaklarını biliyorlar. Firmalar da ciddi pazarlama faaliyetleri yürütüyorlar. Müşteriler aradığında kaydı tutuluyor ve yıl sonunda bu kayıtların %20’si satışa dönüşmüş oluyor. Türkiye’de dijial baskı teknolojilerinin farkını bilmeyen müşteriler var. Bilinçli müşteriler de var.
Makineyi alırken de %70’ini öz kaynaklarından karşılanması, %30’unun kredi ile karşılanması gerekir. Matematiği kullanmayanlar kâğıt maliyetini üçle çarpıyor, işin bedelini belirliyor ama bu her zaman tutmuyor. Yüzde yüz kredi kullanan paraya ihtiyaç duyduğunda fiyatı düşürüyor. Dolayısıyla şöyle şikâyetler duyuyoruz: “Ben etiket kâğıdını 0.35’ten alıyorum ama yandaki matbaa bitmiş işi 0.35’ten satıyor!”
Artık ambalaj işinin çeşitliliği arttı, çocukluğumuzda bakkalların bisküvi kutusundan alıp kese kâğıdında tartarak verdiği pötibör bisküvinin bugün porsiyonluk paketleri bile var. Çok tirajlı işler azalınca geniş enler de azalmaya başladı. Indigo’nun 76 cm ambalaj için baskı makinesi var. Artık hibrit makineler dijital ile yapılıyor. Aynı şey IML için de geçerli. Türkiye’de de bobinden IML daha çok yapılacaktır.”