Xerox Türkiye Genel Müdürü Gabriel Pantelimon; “Uygulamalarla baskının ötesine geçerek rakiplerimizden farklılaşıyoruz. Farklılaşma ile zor bir sektörde büyümeye devam etmek zorundayız.”
Geçen Temmuz ayından bu yana Xerox Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapan Gabriel Pantelimon, 13 Haziran Perşembe günü İstanbul’da Park Şamdan’da basın mensuplarıyla bir kahvaltı masasında bir araya geldi. Xerox’un değişen üst yönetim kadrosunun yeni stratejisi doğrultusunda geliştirilen ‘baskının ötesinde’ çözümleri hakkında bilgi veren Pantelimon, daha sonra soruları yanıtladı.
Xerox için Türkiye’nin önemli bir pazar olduğunu vurgulayan Gabriel Pantelimon; “Her ne kadar ülkede ekonomik sıkıntılar olsa da ülke büyüklüğü olarak Xerox adına Türkiye’de olmak ve Türkiye’de çalışmak önemli” diyor.
Baskı ve ötesi…
Xerox olarak hem baskı kısmında hem de Xerox’un küresel yönetiminin de önem verdiği diğer kısımlarda büyümeye odaklandıklarını vurgulayan Pantelimon, Xerox üst yönetiminin değişmesiyle hedeflerindeki yaşanan değişimi şöyle açıklıyor:
“Son bir yılda Xerox’un tüm yönetim kadrosu ve CEO’su değişti. Artık Xerox geçmişe göre daha hızlı reaksiyon alabilen bir hale geldi. Ana iş kolumuz baskı sektörü ama bu sektörde tüm dünyada yaşanan belli sorunlar var. Bu sorunları ele alırken, başka alanlarda da Xerox’u büyütmeyi hedefliyoruz.
Xerox’un yeni yönetimi üç yıllık planını açıkladı ve bu plan yatırımcılar arasında beğeni topladı. Bu plana göre ana iş kolumuz olan baskı sektöründe güçlenmeye devam edeceğiz. Bunun yanı sıra Xerox’un ABD, Palo Alto’da bir Ar-Ge merkezi var. Başında bir Türk, Tolga Kurtoğlu var. Yeni yönetimle burada yürütülen inovasyon çalışmalarına daha fazla önem verilmeye başlandı. Ana iş kolumuz baskı sektörü dışında yapay zekâ, nesnelerin interneti, sensörlere baskı yapma, akıllı ambalaj kısmında Xerox’un daha fazla yatırımları olacak. Bunun yanı sıra üç boyutlu baskı alanında yaygın plastik malzeme yerine alüminyum, metal baskı üzerine yoğunlaşacağız.”
Bu yıl daha çok ‘Printing and Beyond – Baskı ve Ötesi’ kavramından bahsedeceklerini dile getiren Gabriel Pantelimon, “Ana iş kolumuz baskı ama biz bunun ötesinde ne yapabileceğimize bakacağız” diyor ve şöyle devam ediyor. “Ofis baskı çözümlerinde masa üstü bir yazıcı veya çok fonksiyonlu yazıcının ötesinde, belli uygulamalar, kartlı sistem olabilir. ConnectKey uygulamalarımızla, örneğin Easy Translator ile taradığınız bir dokümanı Xerox yazıcıda desteklenen 50’yi aşkın dilden birine çevirebiliyorsunuz. McAfee ve Cisco ile anlaşmalarımızla geliştirdiğimiz güvenlik çözümlerimiz var. Bu çözümlerle müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. ConnectKey ürünlerimizde bir uygulama mağazamız var. Burada müşterilerimizin kullanabilecekleri uygulamalar var. Müşteriler de kendi yazıcılarında kullanacakları uygulamalarını geliştirerek bu online mağazaya yükleyebiliyorlar. Üniversitelerde en çok yaşanan ‘intihal’ ile ilgili olarak dördüncü çeyrekte çıkaracağımız bir uygulama sayesinde, öğrencilerin tezleri Xerox yazıcıların kasetine konulduğunda otomatik olarak taranıp; onda bir intihal olup olmadığı belirlenecek ve hocasına uyarı verilecek. ABD’de dördüncü çeyrekte çıkarılacak bir başka uygulama ile birinin fotoğrafını yazıcıya koyduğunuzda sistemden kime ait olduğu bulunacak.
Uygulamalarla baskının ötesine geçerek rakiplerimizden farklılaşıyoruz. Farklılaşma ile zor bir sektörde büyümeye devam etmek zorundayız.
Xerox olarak kendimizi dijital ve konvansiyonel dünya arasında bir kapı gibi görüyoruz. Bir tarafta basılı materyal var; azalıyor ama hâlâ varlığını sürdürüyor. Diğer tarafta kâğıt var. Baskıyla ilgili bir azalma var ama hâlâ Xerox’un yüksek miktarlarda kâğıt satışı var. Bir tarafta da gençleşmekle beraber dijital var: Bulut çözümleri, buluta tarama, buluttan baskı uygulamalarımız var ve bunun için Dropbox, OneDrive kullanıyoruz. Değişik birçok çözüm sunuyoruz. İki tarafta da var olmaya çalışıyoruz.
Yazılım, aslında güçlü olduğumuz ama öne çıkarmadığımız bir kısımdı. Örneğin DocuShare adlı, içerik yönetiminde bize yardımcı olan bir yazılımımız var ama biz hep ekipman tarafında öne çıkmayı tercih ettik. Bu yıldan itibaren dijitalleşme ile beraber yazılım tarafında da öne çıkacağız. Bunun gibi birçok yazılımımız var. Daha çok üretim grubu makinelerimizde kullanılan XMPie iş akışı yazılımımız çevrim içi alışveriş mağazası açmayı, kişiselleştirme yapmayı yönlendiren bir yazılım.
Servise çok önem vereceğiz. Servis, hizmet sektörü Türkiye’de yükselen bir pazar ve dolayısıyla hizmet sektöründe de dikey pazarlarda farklı hizmetlerimiz olacak; mesela tıpkı e-devlet gibi, kâğıt kullanmadan vatandaşlık hizmetlerinin takip edilebileceği ve alınabileceği çözümlerimiz, sigorta, sağlık ve perakende sektörleri için benzer akıllı dijital çözümlerimiz olacak.”
CMYK’nın ötesi…
Xerox’un üretim grubu baskı makinelerinde de yenilikler olacak. Pantelimon bu yenilikleri şöyle anlatıyor:
“Baskının Ötesi kavramının üretim grubundaki karşılığı, ‘CMYK’nın Ötesi’. Yıllardır zaten Color 1000 makinemiz vardı, geçen sene buna Iridesse de eklendi. CMYK dışında beşinci ünite olarak gold, altıncı ünite olarak gümüş, beyaz veya bir spot renk ilave edilebiliyor. Müşterilerimizin kendi müşterilerine standart CMYK’nın çok daha ötesinde hizmet verebilmelerini sağlıyoruz. iGen de Iridesse’nin yanında geliştirilmeye devam ediyor. İki sene önce kalın gramaj kitini sunduktan sonra, çok farklı bir ambalaj opsiyonunu sunuyoruz.
Küçük makinelere ihtiyacın da arttığını biliyoruz. Eylül’den itibaren küçük makinelerde de CMYK’nın ötesinde çözümler sunacağız. Şu anda çok fazla ayrıntı veremiyoruz ama altın ve gümüşten bahsetmiyorum; daha önce bizim adımıza duyulmamış bir teknolojiden bahsediyor olacağız.”
Xerox Türkiye’de satış kanalını iki kat büyüttü
Xerox Türkiye’de yaşanan değişim hakkında da bilgi veren Gabriel Pantelimon, “Aslında bu toplantıyı çok daha önce yapacaktık ama biz son altı ayda biraz daha kendi içimize döndük” diyor ve şöyle devam ediyor. “Hem içeride hem de kanal yapımızda değişiklikler yaptık. Türkiye’de hem direkt hem de bayiler kanalıyla satış yapıyoruz. Kanal yapımızı son altı ayda iki kat büyüttük. Bu süre zarfında müşteri deneyimimizi geliştirmek için hem son kullanıcılarımıza gittik hem de yeni iş ortaklarımızı eğittik. Son altı ay müşterilerle ve iş ortaklarıyla daha fazla vakit geçirmek için kendi içimize döndüğümüz bir dönem oldu. Kalite ve müşteri deneyimine çok önem veriyoruz ve bu konularda kendimizi geliştirmemiz gereken yerler vardı. Son altı aydır yaptığımız şeylerin doğru olduğuna inandığımız için bu toplantıyı yapmanın vakti gelmişti.”