Ar-Ge çalışmalarıyla yeni standartlar belirleme iddiasındaki firma son iki yılda birçok dış ülkeden talepler almasına rağmen acele etmeden, iç pazarda maksimum müşteri memnuniyetini sağladıktan sonra gelecek yıl güvenilir bir marka olarak dış pazarlara açılmayı planlıyor.
Venox Teknoloji A.Ş. Sign İstanbul 2019’da TÜBİTAK desteği ile geliştirdiği yerli üretim lazer sistemlerini sergiledi. Firmanın kurucusu Ali Ergin Kara ile firmanın yerli lazer sistemleri imalatı hikayesini ve imalat ve pazarda tanınma sürecinin ayrıntılarını konuştuk.
“Pamukkale Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde okurken hocam benden bir tez yazmamı istedi. Yazı yazmayı çok sevmediğim için tez olarak ufak bir lazer kesim makinesi yaptım.” Sign İstanbul 2019’da yerli lazer kesim makinelerini sergileyen Venox Teknoloji A.Ş.’nin kurucusu Ali Ergin Kara, fikrin sekiz yıl önceye dayanan başlangıç noktasını bu sözlerle anlatıyor. Bu ilk küçük cihaz, siparişleri ve diğer makinelerin imalatını tetikleyen unsur olmuş. Okuldan bir arkadaşının ve sonra bir kişinin daha katılmasıyla ekip büyümüş ve üç yıl önce Venox Teknoloji A.Ş. kurulmuş.
Kamudan destek alıyor musunuz?
Kalkınma Ajansı, TÜBİTAK, KOSGEB, Sanayi Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı desteklerine başvuruyoruz. Çoğunlukla Ar-Ge desteği alıyoruz.
İlk yıllar geliştirme ile geçmiştir; takıldığınız, zorluk yaşadığınız dönemler oldu mu?
Bu işe başladığımızda öğrenciydik ve paramız, sermayemiz yoktu. Genellikle müşterinin parasıyla imalat yaptık. Başlangıçta riskimizi azaltmak için standart makineler yaptık. Sonra bu gelirimizi hep Ar-Ge’ye harcadık. Şu anda bile gelirimizin yüzde ellisi Ar-Ge için harcanıyor çünkü hedefimiz dünyadaki, Avrupa’daki makinelerden daha iyisini yapmak. Bunun için makinemize onlarda olmayan birçok özellik koyduk. İşin sermaye kısmında çok zorlandık; imalat kısmında da sektördeki imalatçı firmalar, müşteriler bize çok destek oldular.
“Bir mühendislik ekibiyiz”
Makinelerde hangi ürünler kesiliyor?
Kesim, markalama, oyma işlemleri yapılıyor. Eskiden lazerler birçok sektör için erişilemez noktada iken şimdi her sektörde lazer kullanılıyor. Bir firma bir ürün ürettiğinde eskiden markası mürekkepli sistemlerde basılırdı. Şimdi firmalar ürettikleri ürünlere lazerle markalama yapıyorlar. Eskiden klavyelere basılan harfler silinirdi, şimdi hiçbiri silinmiyor. Çünkü siyah plastik tuşlar üzerine beyaz ya da beyaz üzerine siyah harfler lazerle işlenebiliyor. Metale markalamalar ve hassas işler, eskiden malzemeye temasla, milling işlemiyle yapılırken, şimdi temassız yapılabiliyor. Sektör yelpazesi çok geniş; reklam fuarındayız, hediyelik sektöründe de yeri var. Magnetler bu makinelerle yapılıyor. Kaleme, ajandaya veya hediyelik eşyaya kişiye özel isimler işlenebiliyor. Tabelacılıkta malzemeye temas etmeden, zarar vermeden kesim yapabiliyor. Aslında herkesin işine yarayan bir sistem.
İmalatta ebat, ışın boyutu gibi teknik özelliklere nasıl karar veriyorsunuz?
Bir mühendislik ekibiyiz. Bir makine birleştirip satma yerine işin fizik boyutuna da giriyoruz. Örnek olarak TÜBİTAK’ta bir Ar-Ge laboratuvarımız ve burada TÜBİTAK projesinden aldığımız, Türkiye’de sadece bizde bulunan, karbondioksit lazerler üzerine bir test cihazımız var. Lazer ışınlarını burada test edip önce kalitesini onaylıyoruz. Maalesef şu anda Türkiye’de lazerin kendisi; lazeri üreten ışın kaynağı yapılmamakta. İleride hedefimiz onu da yapmak. Lazeri test ettiğimizde lazerin dalga boyuna, çapının kalınlığına, güç dengesine dair bazı grafikler çıkarıyoruz. Dünyada bu test işlemlerinin bir standardı olmadığı için biraz da kendi standardımızı oluşturarak bu testleri yapıyoruz. Lazer ilk çıktığında yani foton aktif olduğunda, bir ışın gücü var. Bu ışın gücü insan gözüyle görülebilen bir şey değil. Yani filmlerde gördüğümüz şey gerçek değil. Bundan sonra lazerin yansıtılması var. Yansıtma işleminde bazı özel lensler, mercekler, aynalar kullanılıyor. Genelde piyasada çok standart çözümler varken, biz işe özel mercek, lens, ayna takımları kombinasyonu yapabiliyoruz. Aynalardan yansıttıktan sonra ışın lazerin çıktığı kafa sistemine gidiyor. Aynaları biz yapamıyoruz ama optomekanik denilen, ayna, lens, mercekleri tutan takımları yapıyoruz. Bunların hassasiyeti çok önemlidir çünkü gözle göremediğiniz bir ışın var ve bu ışını birkaç derece kaçırdığınızda çok farklı noktalara gidiyor ve bu hem tehlikeli hem de makinenin çalışmasını önleyen bir durum. Bu nedenle optomekanikleri kendimiz yapmamız bizim için avantaj oldu. Kafa mekaniklerini kendimiz yapıyoruz ve dünyada olmayan bir sistemimiz, tak – çıkar bir kafa yapımız var. Lazer kafadan belli bir çapta çıkar ama kesim işlemi, kazıma işlemi yapıldığında lazerin odaklanması yani belli bir incelik sağlanmalı. Genelde piyasada bu ya elle ya da mekanik olarak ölçülerek yapılır; bizde ise otomatik olarak malzemenin yüksekliğini algılayacak bir sistemimiz var.
“Patent başvurusu yaptığımız ya da patentini aldığımız sistemler var”
Makineyi yaparken kullanıcı nelerde zorluk çekiyor, neleri çözersek daha faydalı olur mantığıyla yaptık. İmalatta, makinede her şey olsun, yapabileceğimiz her Ar-Ge çözümünü makineye uygulayalım, memnuniyet seviyesi yüksek olsun diye çalışıyoruz.
Makinemizin bir işlem tablası var; bu tabla kesim, kazıma ya da vakumlanacak bir malzeme için kullanılabilir ama biz işin kalitesi artsın diye hepsi için farklı tablalar geliştirdik. Vakum sistemi lazer makinelerde pek olmayan bir sistemdir. Onu da makinelerimize monte ettik. En güzel yanı, malzemeyi tablaya sabitlemenize gerek yok. Işınla işlem yapıldığından malzeme hareket etmez. Kafayı hizaladıktan sonra hiçbir ayar gerektirmeyen, fokokopi makinesi gibi kolay bir cihaz.
Lazerler çalışınca belirli bir ısı üretirler. Bunu gidermek için dünyada havalı ve sıvı soğutma sistemi olarak iki sistem vardır. Güç yükseldikçe sıvı sistemi kullanmak mecburidir. Sıvı soğutmada dünyada bir ilki yaptık: Gazsız bir soğutma sistemi yaptık. Piyasada buzdolabı mekanizmalarından üretilen, chiller denilen bir soğutma sistemi vardır. Soğutucunun sıcaklığı sabit tutmasında zorluklar vardır. Ani ısınan suyu chiller sisteminde soğutmak zordur. Bir döngüye giriş olur. Bizim yaptığımız elektriksel soğutma sistemi aslında uzay teknolojisinde kullanılan, lazerlerde de neredeyse hiç kullanılmayan bir sistem. Makinemize takılması kolay olsun diye kompakt bir sistem yaptık. Bu sistemin içinde belirli modüller, belirli kontrol mekanizmaları var. Örnek olarak suyun debisi azaldığında, seviyesi düştüğünde, su çok ısındığında uyarı veren ayrı sistemler, ayrıca lazerin ne kadar soğutulmasına ihtiyaç varsa o kadar güç veren bir elektriksel sistem var. Çoğunun patentine başvurduğumuz ya da patentini almış olduğumuz yeni sistemler var.
Çıkarılabilir kafa sistemimiz, lenslerin malzemeye göre seçilmesini sağlıyor. Yabancı firmalarda bu elle değiştirilen bir sistemdir ve elinize bir cam lens aldığınızda onu kırmanız ya da kirletmeniz çok olasıdır. Bizde ise bir tuşa basıp kafa takımını çıkararak, işe özel veya sizin için özel yapılmış lens takımının bulunduğu takımları takabilirsiniz. Bunlar genelde endüstriyel, milyon dolarlık makinelerde olan sistemler ama biz bunu orta sınıf makinelerde de kullanılsın diye uyarladık.
“Memnun olmayan müşteri yok”
Müşteri geri bildirimleri olumlu mu?
Bizde memnun olmayan müşteri yok. Fuarda ilk kez makinemizi gören ziyaretçilere yerli olduğunu anlatmakta zorlanıyoruz. “TÜBİTAK’ta gelin nasıl yaptığımızı görün” diyoruz. Alanlar memnun, almamış olan, başkasından alanlar da gelecekte almayı düşünüyorlar; onlar da memnun. “Yerli üretim” belgemiz de var. Amacımız makineyi kullanıcıya pahalı satmak değil. Devletin verdiği teşvikleri de kullanarak; Avrupa menşeli bir makineden iki – iki buçuk kat daha düşük fiyata satıyoruz. Müşteri bunu görünce kalitesinin düşük olduğunu düşünüyor ama durum öyle değil. Makineyi incelediklerinde zaten fikirleri değişiyor. Yurt dışına satış hedeflerimiz arasında. Dolaylı yoldan satışımız oldu. Önce ülke içinde olabildiğince son hale gelmesini istedik. Müdahale edebileceğimiz bir yerde olmasını istedik. İki senedir gelen distribütörlük isteklerinin birkaçını 2020 itibarıyla değerlendirmeye alacağız. Talep çok geldi; satabileceğimiz çok pozisyon oldu ama yurt dışında hata affedilmediğinden distribütörlük isteklerini beklemeye aldık. Yunanistan, İsrail, Azerbaycan, Kosova, Belçika, Macaristan, Almanya’dan istekler aldık. Para kazanmak ikinci planda, çok aceleci davranmak istemedik. Önce ülkemizde güzel bir yerde olsun diye düşündük. Dünyada olmayan Ar-Ge çözümleriyle standardı belirlediğimiz için bir süre test edilmesi gerekiyor.