Tekstil alanında giriş segmentinden yüksek hacimli üretime her türlü çözümü sunan Mimaki dünyada ve Türkiye’de en çok tercih edilen markalardan.
Mimaki Eurasia, Hollandalı moda tasarımcısı Tessa Koops’u FESPA Eurasia Fuarı için İstanbul’a getirdi. Koops’un dijital baskının moda tasarımı ve üretim sürecinde yaratıcılık ve kişiselleştirme üzerindeki etkisini ortaya koyan örnekleri de Mimaki standının tekstil bölümünde yer aldı.
Tessa Koops, ağırlıklı olarak desenli baskılı kadın kıyafetleri tasarlıyor. Ünlüleri giydirmenin yanı sıra, kıyafetleri Hollanda’da 50’nin üzerinde satış noktasında satışa sunuluyor.
Tessa Koops ve Mimaki Eurasia Genel Müdürü Arjen Evertse fuarda sorularımızı yanıtladı.
Dijitalle çalışmak tasarım anlayışınıza nasıl bir farklılık getirdi?
Tessa Koops: Bir koleksiyon oluşturduğum zaman hangi parçaların tutacağını, hangilerinin üretileceğini henüz bilmiyorum. Benden alım yapan ve bu ürünleri tüketiciye satan bayilerin ikna olması lazım. Önceden risk yüksek olduğu için daha dar bir koleksiyon oluşturuyordum çünkü tasarladıklarınızdan biri bile tutmasa o çöp oluyordu. Dijital işte bu gereksiz harcamanın önüne geçiyor. Şimdi dijital olarak numune üretimi çok kolay. Artık farklılık yaratabiliyor, daha çok seçenek sunabiliyorum. Böylelikle gereksiz kumaş harcamanın da önüne geçilmiş oluyor.
Koleksiyonumda konvansiyonel olarak üretilen kumaşları kullanıyorum ama seri üretime girmeden önce dijital, numune üretiminde büyük kolaylık sağlıyor.
Tekstilde dijitalle birlikte sezon kavramı kalmadı diyebilir miyiz?
Tessa Koops: Sezon kavramı hâlâ var. Sadece koleksiyonları alıp satan kişilerin alışkanlıkları değişiyor. Eskiden sadece sezonda alışveriş yapıyorlardı şimdi parça parça alıyorlar. Bu baskı imkânlarından kaynaklanan bir şey değil. Bu değişim sürecini dijital baskı başlatmadı. Sadece giysi olarak değil her alanda insanlar daha farklı, daha özel, daha kişisel ürünler istiyor. Böyle bir değişim süreci ve talep başlamıştı. Dijital baskı da buna hizmet eden bir unsur oldu. Talep var imkân yoksa bu pek değişmez ama imkân olunca değişir. Dijital bu süreci hızlandırılmış oldu.
Dijitalle çalışmak malzeme konusunda belli kısıtlamalar getiriyor mu?
Tessa Koops: Dijital baskının bir sınır getirdiğini düşünmüyorum. Hatta ham kumaşlarda bir genişleme bile olabilir. Şu anda hazır kumaşlarda sınır var. Kullanmak istediğim bütün kumaşları bulamıyorum.
Değişik kumaşlara uygun desenleri basarak tasarımda bir araya getirmek gelecekte modada bir yönelime yol açar mı?
Tessa Koops: Farklı kumaşları bir araya getirip uygun desenlerle rahat giyimler oluşturmak benim tarzım, bu benim imzam. Bunun bir trend olacağını düşünmüyorum.
Dijital baskı son kullanıcıya neler sağladı?
Tessa Koops: Tüketici talebinin ne kadar karşılandığı ile ilgilenir, onun ne şekilde üretildiğinin çok farkında değil. Onlara maliyet açısından dolaylı bir yansıması oluyor. Ayrıca daha az suyun harcandığı, gereksiz kumaş harcamasının olmadığı, sürdürülebilir bir üretim söz konusu ve bundan tüm toplumlar yararlanıyor.
Dijitalleşme yereli evrensele taşıyor, Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Tessa Koops: Çok büyük markalarda bu etkenler çok daha fazla. Ben daha niş çalışıyorum. Butik çalıştığım için evrensel bir etkileşim olmuyor. Zaten müşterilerimle iletişim halindeyim. Tüm bu dijital imkanlar, sosyal medya vesaire beni onlara daha yakın gösterebiliyor ama bu bir yere kadar. Butik çalıştığım için yine kumaşımı kendim seçmem, ustaların başında durup işlerin nasıl gittiğini görmem lazım. O noktada fazla bir şey değişmiyor.
Türkiye tekstil ülkesi ve Mimaki bu alanda dünyada da Türkiye’de oldukça başarılı.
Türkiye’ye bu alanda en çok hangi tür makinalarınız gidiyor?
Arjen Evertse: Mimaki’nin tekstilde de her türlü çözümü var. Bizim daha küçük çaplı makinalarımız da, yüksek hacimli üretim makinalarımız da var. Giriş segmenti dediğimiz aslında kolay ulaşılabilir makinamızı büyük bir işletme numune baskısı için alabiliyor ama bir başka müşterimiz aynı makinadan 10 adet alıp üretim makinası olarak kullanabiliyor. Hatta bizim büyük çaplı makinalarımızı çok büyük firmalar numune makinası olarak kullanabiliyor. Giyim sektörü içinde halkın %90’ına hitap eden bir markanın üretimi milyonlarca metre olunca ona 100 bin metre kısa metraj geliyor. Ama halkın yüzde birine hitap eden bir moda markası için 100 bin metre bile çok yüksek olabiliyor. Zaten milyon metreler konvansiyonel olarak basılıyor. Dijital olarak basılan her şeyde Mimaki’nin farklı makinalarla çözümü mevcut.
Dijital tekstil makinalarında kumaş boya ilişkisinde
sınırlamalar var mı?
Arjen Evertse: Diğer sektörlerde UV baskı ile metale, ahşaba, kağıda ve bir çok malzemeye aynı teknoloji ile cevap verebiliyoruz. Tekstilde bu böyle değil. Doğal kumaşlar, viskon ve pamuklu için farklı; polyester için farklı; naylon, ipek tarzı kumaşlar için farklı boyalar kullanıyoruz. Konvansiyonel makinelerde olduğu gibi sadece boya değiştirerek devam etmek gibi bir durum yok. Üretici pamuklu kumaş basıyorsa ona göre polyester basıyorsa ona göre tercihini yapıyor. Pamuklu kumaşa reaktif basılması gerekiyor. Polyestere süblimasyon baskı yapılıyor. Naylona ise asitle basılması gerekiyor. Bir de karışık ipli kumaşlar var, Belli yüzdelerde ipek, pamuk, polyester karışımlı kumaşlarda ise son birkaç senedir Mimaki’nin de üzerinde çalıştığı tekstil pigment boyalar var, fakat dijital tekstil pigment boyalarda binder ve pigment karışımından dolayı konvansiyonel baskı ile aynı seviyede değil. Dijital tekstilde en büyük gelişim bundan sonra tekstil pigmentinde olacaktır.
Mürekkeplerin güneşe, yıkanmaya deterjana tepkisi konusunda son noktaya gelindi mi, yoksa gidilecek daha yer var mı?
Arjen Evertse: Kumaş boyama çok eski bir teknoloji olduğu için tekstil pigment boyalar hariç son noktaya geldiğini söyleyebiliriz. Yıkanabilir renk ve solma konusunda oldukça dayanıklı ve konvansiyonel baskıdan pek bir fark yok.