Dünyamız, Aralık 2019 tarihinden itibaren Covid-19 salgınıyla mücadele ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hemen hemen tüm ülkelerde hızla artan vaka sayıları ve kayıp sayıları nedeniyle, Mart ayından itibaren pandemi ilan etti. Salgın karşısında ülkeler üst düzeyde tedbirler alırken, birçok bölgede karantina uygulamaları yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Pandemiye karşı sağlık alanındaki mücadelenin yanı sıra, dünya ekonomisinde de ciddi oranda bir küçülme sürüyor.
Covid-19’un hızını kesmek için dünyada milyarlarca insanın ev izolasyonuna geçtiğini ve milyonlarca işletmenin de kepenk indirdiğini kaydeden Lidya Grup Yönetim Kurulu Danışmanı Rıza Başoğlu, son birkaç aylık süreçte dünyada, online eğitimler, toplantılar, sipariş alma, sağlık hizmeti, konserler, sohbetler gibi birçok alanda, dijital dönüşümün hızla hayatımıza girdiğini belirtiyor.
Bu noktada sektörlerin ve işletmelerin teknolojideki bu gelişmeleri takip ederek, dijital dönüşüm yatırımlarını yapmalarının önemini ifade eden Başoğlu, şunları söylüyor:
“Lidya Grup olarak, temsil ettiğimiz Xerox, Epson, EFI ve SUTEC dijital baskı makineleri ile sektör lideriyiz ve şartlar ne olursa olsun müşterilerimize en üst düzeyde hizmet vermeye devam ediyoruz. Nitekim, pazarımıza baktığımızda, nitelikli baskı yapacak makine parkı, güçlü bir teknolojik altyapı ve yazılımlar sayesinde birbiriyle entegre; konuşabilen makineler bulunuyor. Covid-19 süreci bizlere, bazı işlerin evden de yapılabileceğini ve buna bağlı olarak organizasyon yapılarının yeniden düzenlenmesinin doğru ve faydalı olacağını gösterdi. Tüm işletmelerde, daha doğru ifadeyle her alanda ortaya çıkan maliyet artışlarının kısmen önüne geçilebilmesi açısından, bunun araçlardan biri olabileceğini ortaya koyması adına önemli. Her alanda dijitalleşme düne kadar ilave bir arayış çizgisinde seyrederken, bugün yayıncılıktan sanata, denetimden performans ölçmeye, sağlık hizmetlerinden eğitim çalışmalarına ve kişisel veri yaratmaya kadar birçok alanda online olabilmenin mümkün olduğu ve bu kapsamda yürütülen faaliyetlerin eksiklik yaratmadığı görülmüştür.”
“Djjitalleşme, zaman kayıplarının azalmasına ve maliyetlerin düşmesine olumlu katkı sağlayacak”
Dijital dönüşümün eğitimden iş süreçlerine kadar birçok faydası olacağını belirten Rıza Başoğlu, “Dijitalleşmenin en önemli faydalarından birisi de, nitelikli ve yüksek standartlarda bilginin veya hizmetin, aynı anda ülkenin en uç noktasına kadar, aynı zaman diliminde ulaştırılabilmesi ve bunun sonucu toplumda kalite normlarının ve standartların yükseltilmesine katkı sağlanmasıdır” diyor ve şöyle devam ediyor: “Örnek olarak, çok önem verdiğimiz eğitimi ele alırsak, konusunda önemli eğitmenlerin vizyon ve teorik eğitimleri, her bölge ve her noktadaki bireylere ulaştırabilmesinin konforu ve fırsatının yaratacağı faydaları düşünmemiz lazımdır. Bu şirketlerin departman yapılanmalarını, üniversitelerin kadrolaşma ve eğitim programlarında yaratacağı değişikliklerin, yüksek fayda esasına göre oluşturmaları esasını getirecektir. Bu nedenle, bazı iş planları daha aktif ve hızlı şekillenebilecektir. Zaman kayıplarının azalmasına ve maliyet düşürme çabalarına olumlu katkı sağlayacaktır. Online toplantı yapma, online satış yapma, online müşteri ziyareti gibi birçok kavramı zihinlerimize oturtmamız gerekiyor. Covid-19 dijital dönüşüm sürecini hızlandırmıştır. Özetle, uzun süredir üzerinde durulan yapay zeka ürünü çalışmalar hayatımıza daha fazla girecektir ve her sektörü o sektörün amaçları ve imkanları nispetinde etkileyecektir. Burada en önemli konu, standart prosedürlerin oluşturulması, değerlendirilebilmesi ve ölçümleme alt yapısının oluşturulmasıdır.”
“Topar lanma başlamıştı Covid-19 geldi, risk azalınca sektör yeniden atağa geçecek”
Geçtiğimiz son birkaç yıldır ekonomideki daralmayı hatırlatan Rıza Başoğlu, dijital baskı makineleri sektörünün 2019’un son çeyreğinde atağa geçmesine rağmen, bu yılın ilk çeyreğinde Covid-19 salgınıyla karşı karşıya kaldığını hatırlatıyor.
Dünyada tüm ülkelerin salgına hazırlıksız yakalandığının altını çizen Başoğlu, salgın ve önlemlerle, salgın sonrası olası gelişmelerle düşüncelerini şöyle açıklıyor:
“Salgın, tüm dünyayı etkisi altına aldı ve kabus dolu ayları yaşamaktayız. Milyonlarca insana virüs bulaşırken, yüz binlerce can kaybı yaşandı, salgın riski devam ediyor ve daha da uzun süreceği öngörülüyor. Havayolu uçuşları iptal edilip sınırlar kapatılırken, milyonlarca işletme de kapılarına kilit vurdu. Özetle, pandemiyle geçen 3 ay gibi bir sürede, dünyada dağıtım kanalları zinciri kırıldı ve tedarik zincirinde sıkıntılar yaşanıyor. Salgının kısa sürede geçmeyecek olması nedeniyle, belirsizlikler kaygıları artıyor ve ekonomik endişeler sürüyor. Özellikle, borcu olan ülkeler, şirketler veya bireyler için önümüzdeki günler çok daha sıkıntılı geçebilecektir. Ancak, diğer bir taraftan da, tüketim talepleri devam ediyor. Burada özellikle, gıda- ilaç gibi zorunlu ihtiyaçlar için üretim ve tedarik zincirinin kırılmadan sürdürülebiliyor olması noktasında önlemler alınıyor. Salgın sırasında, e-Ticaret şirketleri, gıda şirketleri, temizlik ve hijyen şirketleri, ciddi büyümeler elde ettiler, ediyorlar ve gelen taleplere cevap verebilmek için teknolojik altyapılarını yeniden kurguluyorlar. Kısaca işletmeler, salgın krizinin ardından, gerek makine yatırımları alanında, gerek yazılım yatırımları alanında, teknolojiyi en iyi şekilde işletmelerine uyarlayarak, dijital dönüşüme adapte olmaya devam edeceklerdir. Az önce de belirttiğim gibi, içinde bulunduğumuz dijital baskı makineleri sektöründe de, bundan sonra işletmeler, global çapta başarısını ispat eden markalar ve satış sonrası kesintisiz hizmet alabilecekleri distribütörler ile çalışmayı tercih edeceklerdir. Salgın riski azalınca da, sektörümüz kaldığı yerden yeniden atağa geçerek, yatırımlarını yapmaya devam edecektir.”
“Ülkeler, stratejik sektörlerini belirleyerek, uzmanlaşma sağlamalı”
Önümüzdeki dönemde yapay zekânın iş süreçlerine girmesiyle istihdam daralmasının yaşanacağına işaret eden Rıza Başoğlu, bu durumda neler yapılması gerektiğini şöyle anlatıyor.
“Yaşadığımız pandemi, yapay zekâ ve robotların iş hayatına daha yoğun girmesini hızlandıracaktır. Teknolojinin sanayiye yoğun olarak girmesiyle, karanlık fabrikalarda (insansız fabrikalar) üretim yapılması, mavi yakalı çalışanların işsiz kalmasına neden olabilecektir. Aynı risk, masa başında çalışan beyaz yakalılar için de mevcuttur. Çok yakın zamanda, yan masanızdaki arkadaşınız bir robot olabilir. Bir işletme düşünelim. Yapay zekalı bir robot, x konulu bir araştırmaya dair, birkaç dakikada dünya genelinde o konuya ilişkin yapılan çalışmaları tarayarak, binlerce sayfadan elde ettiği analize bir sonuç raporu yazabilecektir. Böylesine bir hıza ve analize, insanoğlunun yetişmesi mümkün değildir. Nitekim geçtiğimiz yıl, ünlü girişimci Elon Musk yaptığı bir değerlendirmede, iki yıldan uzun süredir üzerinde çalıştıkları “Neuralink” projesiyle, insan beyninin bilgisayar ile iletişim kurmasını hedeflediklerini açıklamıştı. Elon Musk, varoluşsal tehdit olarak tanımladığı yapay zekânın, insan zekâsı karşısında üstün gelmesini önlemek amacıyla “Neuralink” projesini başlattıklarını söylemişti. Özetle, global çapta uzmanların açıkladığı gibi, ben de yapay zekânın birçok alana girmesiyle, gelecekte ciddi bir işsizlik olacağının endişesini taşıyorum. Peki, bugünden itibaren ne yapmalıyız? Hepimiz, değişime açık olmalıyız, yeni yeni bilgiler öğrenmeliyiz, daha nitelikli ve üretken bir iş gücüne dönüşmeliyiz. Aynı zamanda, ülkeler stratejik sektörlerini belirleyerek, o alanlarda toplumda uzmanlaşma sağlamalıdırlar. Örneğin, ülkemiz, tarım, bilgi teknolojileri, yarı mamul, turizm gibi alanlarda uzmanlaşmayı hedefliyorsa, buna dair eğitim, yatırım gibi stratejilerini belirleyerek, projeleri uygulamaya almaya devam etmelidir. Her platformda söylediğim gibi, işletmeler olarak bisikletin pedalını çevirmeyi asla bırakmamalıyız. Çünkü, üretim olmadan tüketim, tüketim olmadan üretim olmaz ve bu bir döngüdür. Daha çok çalışacağız, doğru yatırım kararları alacağız, sektörümüze dair dünyadaki gelişmeleri yakından takip edeceğiz ve sonuçta hedeflerimize ulaşıp başarılı olacağız.”