Sign İstanbul 2019’da standını kurucusu olduğu PİMMS (1979) markasının kırk yıllık geçmişinden nostaljik karelerle dizayn eden Selahattin Aygüler fuarda sektör duayenlerinin birikimlerini paylaştıkları özel oturumlardan birinde Pimms’in kırk yılının hikâyesini anlattı.
Konuşmasında markanın önemi üzerinde duran Selahattin Aygüler, “Marka yaptığınız bir işi diğerlerinden ayırır” diyor ve şöyle devam ediyor.
“Ben Mardinliyim. Babam Mardin’de kuru kahvecilik yapardı. Kahveyi paketlerken Cava markasını kullandık. Kurukahvemizi Cava markasıyla Mardin’e, Diyarbakır’a, Şanlıurfa’ya, komşu illere pazarladık.
1967’de İstanbul’a geldiğimizde de 11 firma aynı markayı kullandı. CAVA markasıyla radyo reklamları verdik. Promosyon olarak verdiğimiz kaşığı 56 senedir hâlâ kullanıyoruz çünkü kaliteliydi.”
İstanbul’da babasının kahve işi devam ederken gazetecilik okuyan Selahattin Aygüler, mezun olunca fotoğrafçılığı seçer ve fotoğrafçılık işini kurar. PİMMS markasının doğuşunu Aygüler şöyle anlatıyor:
“Fotoğrafçılığı kurarken de marka olma fikrim vardı. İlk kez fotoğrafçılığı kurarken anonim şirket olarak kurdum. O yıllarda fotoğrafçılarda sigortalı işçi bile çalıştırılmazdı. Ben fotoğrafçılığı üniversitedeki derslerden öğrenip Avrupa’daki profesyonel kurslarla geliştirdim
Stüdyoyu kurarken, yaptığımız işle ilgili olan ve akılda kalacak bir marka ismimiz olması lazımdı. Uluslararası olması için de uluslararası dillerde de akılda kalmalıydı. PİMMS söylenişi güzel, duyarlı, Avrupai, gelişebilir. Anlamı, Profesyoneller İçin Model Manken Stüdyosu. Onu kurduğum yıllarda böyle bir fotoğrafçılık alanının boşluğunu hissettim. O zamanki stüdyolar ya vesikalık ya portre ya da gelin – damat fotoğrafları çekerlerdi. Dedik ki Türkiye’de eksik olan moda fotoğrafçılığı, defile fotoğrafçılığı, mobilya fotoğrafçılığı, ürün fotoğrafçılığı. Uzun yıllar manken ajanslarının, defilelerin, fuarların tek fotoğrafçısıydım. Onun için arşivimde tüm seksenli – doksanlı yılların moda arşivi de var. Farklı hizmet verdiğimiz, gerçek renklerde verdiğimiz için, Avrupa’daki workshop’larda bilgimizi geliştirdiğimiz için iyi bir isim yaptık. Gerekli ne cihaz varsa aldık, Fotoğrafçılığı Avrupa kalitesinde yaptık.
Moda fuarlarına gittim ve fuar yapımcılarına moda sponsoru olmayı teklif ettim. Küçük bir stant verdiler ve onlara fotoğraf çektim. Defileyi fotoğrafladım ve standa fotoğrafları büyük basıp koydum. Gelen firma yetkilileri, mankenler hayret ettiler. Türkiye’de böyle bir uygulama yok. Fotoğraf istediler. Bunu PİMMS’in altıncı ayında yaptık. Sonra PİMMS’i sahneye çıkardık. Halit Kıvanç sunuculuğumuzu yaptı. Bastığımız her fotoğrafın altına PİMMS markamızı koyduk ve böylece kısa sürede zirveye ulaştık.
Bu yetmezdi, Vakko’ya gidip defilesinde fotoğraf çekmek istediğimi söyledim. Para istemedim. Altmış makara film harcadım, Vakko defilesini çektim. Şov çok güzel ve fotoğraflar inanılmazdı. Bu defilede mankenler gittikleri için onlara satma şansım da yoktu. Katıldığımız fuarlarda çektiğimiz tüm fotoğraflardan bir stant oluşturuyor, sipariş gelirse iş yapıyorduk. Konusunda Türkiye’nin lider Moda Firmasını kuran sayın Vitali Hakko’ beye örnek fotoğraflar seçip götürdüm. Fotoğrafları bir Türk fotoğrafçısının da Avrupalı Fotografçılar kadar iyi fotoğraf çekebileceğini göstermek için çektiğimi söyledim. Ertesi gün 500 fotoğraf sipariş aldım. On beş sene boyunca hemen hemen Vakko’nun fotoğraflarını ben çektim. Sonra Vakko’ya ve mobilyacılara kataloglar yaptım. İsmimiz olduğu için herkes bize fotoğraf çektirmeye başladı.”
Fotoğrafları sergileme problemleri olduğunu, kullandıkları suntanın ağır olduğundan taşımada sorun yarattığını anlatan Selahattin Aygüler bir Photokina fuarında gördüğü ve daha sonra adını koyacağı fotoblok ve laminasyon (fotograf kaplama) malzemelerinin ithalatına başlar ve Mask şirketini kurarak orada satmaya başlar. 1989 yılında Mask Ankara ve Mask İzmir’i kurar. Mask sergileme ürünleri satan bir firmadır. Aygüler, sonrasını şöyle anlatıyor:
“Fotoblok ve Laminasyon ürünlerinin kullanımını arttırmak için Manuel ve Otomatik olarak ilk Laminasyon makinelerini üretip sattık.
Fotoblokları fotograf yapıştırmanın da başka türlü de kullanmamız lazımdı. Büylece Fotobloklardan Fuar STAND sistemleri ürettik ve onları taşımak için bir çanta yaptık ve ‘Serginizi Çantada Taşıyın’ sloganı ile pazarladık ve ihracat yapan firmalar onları yanlarında fuarlara götürmeye başladılar ve stantlarını bunlarla kurmaya başladılar. Biz bu sistemleri kullanarak başta THY Türk Hava Yollarının yurt dışı fuarlarını 15 sene süreyle başarı ile düzenledik.
“Tabelacıları fırçadan bilgisayarlı sisteme geçiren kişiyim”
Tabelacıları fırçadan bilgisayarlı sisteme geçiren kişiyim. Hikayesi şöyle:
Fuar stantlarına yapıştırılan fotoğrafların altına basılan yazıların serigrafi ile pahalıya mal olduğunu gördük, bunun üzerine Türkiye’nin ilk folyo kesim plotter’ini getirdik ve büro makineleri (Bükoma) fuarında ilk makineyi sattık. Bu işi daha da geliştirmek için tüm tabelacı arkadaşlara götürdük. Onlar pahalı diye fırça ile boyamaya devam ettiler. O zamanki koordinatörüm, “Patron müsaade ederseniz iki tane ışıklı kutu yaptıralım; bir Coca Cola, bir de Pepsi için marka renkleriyle kutuları yapıp, ışıklarını taktık. Coca Cola’nın ve Pepsi’nin satış müdürlüğüne götürdük; “Artık renkleriniz her yerde dünyadaki gibi aynı olacak” dedik. İlk kurulumu Pepsi’ye yaptık. Ardından Coca Cola aldı. Onlara uygun folyoları da ürettik. Ardından diğerleri onları takip etti. Daha önce Profesyonel Tanıtım Fotoğrafçıları Derneği’ni kurmuş ve bir süre de başkanlığını yapmıştım. Sonra ARED kuruldu, ARED’nin kurucuları arasında yer aldım.
1994 yılında fotoğrafçılığı dondurdum. Stüdyo duruyor, ara sıra kullanıyorum. PİMMS’in büyümesine yardım ettim. Herkese en sağlıklı ürünleri getirdik. “Pimms’den alan para basar” diye sloganımız vardı. Getirdiğimiz makineleri önce biz test ediyoruz. Serviste başımızı ağrıtacak ürünleri getirmiyoruz.
Bulgaristan’da şirket kurmuştum ve Rusya’ya ihracatımız vardı. Romanya ve Reklama fuarları vardı. Türkiye’de de bir fuar yapmak istedik. İlk fuarı 1994 yılında Harbiye Orduevi’nde Sign Show fuarı adıyla düzenledim. 1996 yılında ikinci Sign SHOW fuarını yaptık. 1998 yılında İFO Fuarcılık sahibi Selahattin (Durak) Bey, üçüncüsünü yapmamızı istedi. “Artık yapmayacağız, Türkiye’nin bir fuara ihtiyacı var” dedik ve İFO 1998 yılında ilk Sign İstanbul fuarını düzenledi. Bu sene 21’incisini yapıyoruz. Buna vesile olduğum için çok gururluyum.”
Pimms (1979), Mask (1985), Mask An(1989), Mask İz (1989), Pimms Bursa (1994) Pimms Sofia (1995), Beşrenk1996, Digirex (1999), Digirex Bulgaria (2000), Prodigital (2001), Rex (2006), Ruyan (2006), Biorex (2009), Somms Global (2017), Selahattin Aygüler’in yarattığı markalar. Türkiye’ye ilk elektronik sigarayı kendisinin getirdiğini belirten Aygüler, konuşmasını marka tavsiyeleri ile bitiriyor:
“Marka için güveni vereceksiniz, kaliteyi arttıracaksınız, yeni ürünlerle destekleyeceksiniz, gelişmelerini sağlayacaksınız, ödemeler – tahsilatlar yurt dışındaki adınızı pekiştirecek.”